TCK Madde 225 Hayasızca Hareketler Suçu ve Teşhircilik
- Burak Bayantemür
- 1 Nis
- 2 dakikada okunur
TEŞHİRCİLİK
Türk Ceza Kanunun “Genel Ahlaka Karşı Suçlar” bölümünde düzenlenen Hayasızca Hareketler suçuna göre alenen cinsel ilişkide bulunan veya teşhircilik yapan kişilerin 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır. Böylece halkın ar ve haya duygularının, toplumun ortak edep ve ahlâk temizliğinin korunması amaçlanarak bu değerlere saldırı niteliği taşıyan hareketler yasaklanmıştır.
Ceza Kanunundaki diğer hükümlerin aksine bu hüküm sivil toplum örgütlerince ağır şekilde eleştirilmiş, gerekçe olarak ise ahlak kurallarının kişiden kişiye, yer ve zamana göre değişmesi, suçun açık ve anlaşılır bir şekilde tanımlanmayarak belirlilik ilkesine aykırılık teşkil etmesi ve keyfi cezalandırmalara sebebiyet verilebileceği gibi hususlar gösterilmiştir
KANUN GEREKÇESİNE GÖRE TEŞHİRCİLİĞİN SINIRLARI
Kanun hükmünün açık bir şekilde kaleme alınmaması sebebiyle teşhirciliğin sınırlarını çizmek epey güçtür. Bağlayıcı olmamakla birlikte TBMM’nin kanun gerekçesine göre teşhirin konusu kişinin cinsel organlarından ibaret değildir. Vücut bölgelerinin edep, iffet, ar ve haya duyguları, edep törelerine saldırı niteliğindeki teşhiri bu suçun oluşumuna neden olacaktır.
Salt kanun gerekçesine göre dekolte, transparan vb. kıyafetleri giymek suç sayılabilecektir. Basın tarafından da bu husus dile getirilmiş, kanunun yürürlüğe girdiği 2005 yılında Hürriyet’te yer alan haberde şu ifadeye yer verilmiştir: “Bu durumda düşük belli pantolon, derin dekolteli bluz, “süper mini” etek giymek teşhircilik suçu kapsamına girebiliyor.”
YARGITAYIN GÖRÜŞÜ
Psikolojide cinsel organlarını başkalarına göstererek haz ve doyum sağlama olarak tanımlanan teşhircilik, cinsel sapma olarak değerlendirilmektedir. Yargıtay ise teşhircilik suçunu cinsel organlarla sınırlandırmamış, cinsellik yüklenen organların teşhirini de suç kapsamına dahil etmiştir.
Nitekim Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2011/13152 E. 2012/5866 K. sayılı kararında “Cadde üzerinde göğüslerini açıp okşamak, tişörtünü yukarı sıyırıp göğüslerini teşhir ederek diliyle de çevreden geçen şahısların dikkatini çekmek, tişörtünü yukarı sıyırıp sağ göğsünü çevreden geçen vatandaşlara göstermek” şeklinde tespit edilen eylemlerin teşhircilik suçunu oluşturduğu yönünde hüküm vermiştir.
FEMEN PROTESTOLARI
Dünya genelinde vücudunun üst tarafı çıplak şekilde eylemler düzenleyen FEMEN grubu, 8 Mart 2012 tarihinde İstanbul’da düzenledikleri eylemden sonra gözaltına alınmış ve haklarında “Teşhircilik” suçlamasıyla soruşturma başlatılmıştır.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada takipsizlik kararı verilmiş, göğüslerin teşhir edilmesinin cinsel bir amaca yönelik olmaması gerekçe gösterilmiştir.
SONUÇ
Dayanağını Anayasadan alan manevi varlığını koruma hakkı kapsamında düzenlenen Hayasızca Hareketler Suçu, yürürlüğe girdiği tarihten beri eleştirilere maruz kalmaktadır. Eleştirilerin ana sebebi, kanun hükmünün yoruma açık, öngörülemez niteliklerde olmasıdır. Meclis tarafından sunulan kanun gerekçesine göre suçun kapsamı oldukça geniş iken mahkemeler “cinsel organlar ve cinsellik yüklenen organlar” olarak kapsamı daraltılmıştır. Ayrıca teşhir eyleminin cinsel amaçla yapılmadığı takdirde suçun oluşmadığı yönünde savcılık kararları da bulunmaktadır.
Başta çocukların cinsellik ve mahremiyet konularında sağlıklı bir şekilde yetişebilmesi için üstün yararı olmak üzere herkesin rızası dışında cinsel amaçlı eylemlerden korunma hakkı bulunmaktadır. Bu hakkın korunması için ceza kanunu kapsamında bir düzenleme yapılması tarafımızca zaruriyken, ceza hukukunun genel ilkelerinin terk edilmesi ise kabul edilemezdir.
Nitekim Türk Ceza Kanununun 2. maddesinde yer alan “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz.” hükmü, açıkça suç sayılmadığı sürece bir fiilden ceza verilmesini men etmektedir. Bahsedilen sebeplerle teşhircilik suçu hakkında esnek kavramlardan kaçınılarak mümkün olduğunca net biçimde ifade edilen, keyfiliklere sebep olmayacak bir kanun hükmü düzenlenmelidir.


