Yargıtay Kararı - Kullanma Hırsızlığı Hükümlerinin Uygulanma Şartları TCK 146
- Burak Bayantemür
- 11 Nis
- 7 dakikada okunur

YARGITAY CEZA GENEL KURULU 2023/337 E. 2025/18 K. SAYILI KARARI
I. HUKUKİ SÜREÇ
Sanık hakkında nitelikli hırsızlık suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, eylemin kullanma hırsızlığı suçunu oluşturduğu kabul edilerek mağdurun şikâyetinden vazgeçmesi nedeniyle, değişen suç vasfına göre 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 73/4 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/8. maddeleri gereğince kamu davasının düşürülmesine ilişkin Kahramanmaraş 6. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 20.02.2017 tarihli ve 212-33 sayılı hükmün, Cumhuriyet savcısı tarafından istinaf edilmesi üzerine inceleme yapan Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesince 28.03.2017 tarih ve 800-718 sayı ile sanığın eyleminin TCK'nın 142/2-d maddesinde düzenlenen nitelikli hırsızlık suçunu oluşturduğu gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamına uyan Kahramanmaraş 6. Asliye Ceza Mahkemesince 11.10.2017 tarih ve 329-448 sayı ile; sanığın nitelikli hırsızlık suçundan TCK’nın 142/2-d, 143, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba karar verilmiş, hükmün, sanık ve müdafii tarafından istinaf edilmesi üzerine Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesince 15.11.2017 tarih ve 3274-2776 sayı ile istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 06.12.2022 tarih ve 21212-17005 sayı ile onanmasına, oy çokluğuyla karar verilmiş,
Daire Üyesi ...; "Alkollü olup gezmek amacıyla aracı aldığını savunan sanığın, aracı çalıştırmasından kısa bir süre sonra yakalanması, savunmanın aksine aracın mal edinmek için alındığına dair şüpheden uzak delil bulunmaması karşısında, eylemin TCK'nın 146/1. maddesinde tanımlanan kullanma hırsızlığı suçunu oluşturduğu," açıklamasıyla karşı oy kullanmıştır.
II. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 21.12.2022 tarih ve 3894 sayı ile; "...Sanığın eyleminin kullanma hırsızlığı suçunu oluşturduğu, şikâyetten vazgeçme nedeniyle kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi gerektiği," görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan dosyanın devredildiği Yargıtay 2. Ceza Dairesince 16.03.2023 tarih ve 1708-1324 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIĞIN KONUSU
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin TCK'nın 142/2-d maddesi uyarınca nitelikli hırsızlık suçunu mu yoksa aynı Kanun'un 146. maddesinde düzenlenen kullanma hırsızlığı suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya içeriğinden;
29.02.2016 tarihli yakalama tutanağına göre; saat 02.30 sıralarında bir aracın çarşı istikametine doğru tehlikeli şekilde seyrettiğinin anons edilmesi üzerine devriye görevi yapan ekiplerce 46 S **** plaka sayılı otobüsün durdurulduğu, aracı kullanan ve alkollü olduğu anlaşılan sanığın, aracın babasına ait olduğunu söylediği, plaka bilgilerinin sorgulanması ile araç sahibinin mağdur olduğu tespit edilerek sanığın yakalanıp soruşturmaya başlandığı anlaşılmaktadır.
Mağdur; kendisine ait olan 46 S **** plaka sayılı otobüsü olay günü saat 09.00 sıralarında pazar yeri yakınlarına park ettiğini, arkadaşı ile dönüşümlü olarak kullandıkları için kontak anahtarını şoför kısmının üst tarafındaki çekmeceye bıraktığını, aracın kapılarının dış tarafta bulunan hava mandalına dokunulduğunda kendiliğinden açılmakta olduğunu, aynı gün gece saat 02:50 sıralarında polis memurlarının kendisini arayarak aracının çalındığını söylediklerini, daha sonra sağlam ve eksiksiz bir şekilde aracını teslim aldığını, şikâyetçi olmadığını,
Tutanak tanıkları ... ve ... aynı yöndeki ifadelerinde; devriye görevi ifa ettikleri sırada adliye kavşağından şehir merkezi istikametine doğru bir aracın trafiği tehlikeye düşürecek şekilde seyrettiğinin anons edilmesi üzerine suça konu aracı durduklarını, şoför koltuğunda sanığı, yanında ise arkadaşını gördüklerini, alkollü olan sanığa sorduklarında aracın babasına ait olduğunu söylediğini, daha sonra plaka bilgilerinden araç sahibinin mağdur olduğunu tespit ettiklerini, bunun üzerine sanığın aracı pazar yeri yakınlarından aldığını anlattığını, amacının gezmek olduğu yönünde bir ifadesinin bulunmadığını,
Tanık ...; olay tarihinde gece saatlerinde cadde üzerinde yürümekteyken mahalleden tanıdığı sanığın bir otobüs ile yanında durarak "Seni biraz gezdireyim." dediğini, sanığın aracı nasıl aldığını görmediğini, yoldayken aracı gezmek için aldığını, Kılavuzlu’ya gidip orada gezdiğini söylediğini, birlikte bu şekilde önce çarşıya gittiklerini, daha sonra çarşıdan Binevler istikametine geçtiklerini, yolda yapılan polis kontrolünde yakalandıklarını,
Beyan etmişlerdir.
Sanık aşamalarda; olay tarihinde gece saat 02:30 sıralarında kapıları açık olan suça konu otobüsün içine girdiğini, şoför koltuğunun yanındaki çekmecede kontak anahtarını bulduğunu, biraz gezmek ve ısınmak amacıyla otobüsü çalıştırdığını, yaklaşık 200-300 metre kadar ileride gördüğü arkadaşı ...’i de araca aldığı, birlikte dolaştıkları sırada polislerin kendilerini durdurduğunu, hırsızlık maksadının bulunmadığını, gezdikten sonra otobüsü yerine bırakmayı düşündüğünü savunmuştur.
V. GEREKÇE
A. Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Açıklamalar ve İlgili Mevzuat
TCK'nın 141. maddesinde yer alan "Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir." şeklindeki düzenleme ile hırsızlık suçunun basit hâli hüküm altına alınmış, aynı Kanun'un 142. maddesinde ise suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlleri sayılmıştır.
Suç ve karar tarihi itibarıyla uyuşmazlık konusuyla ilgili TCK'nın 142. maddesinin ikinci fıkrasının (d) bendi; suçun, "Haksız yere elde bulundurulan veya taklit anahtarla ya da diğer bir aletle kilit açmak veya kilitlenmesini engellemek suretiyle işlenmesi hâlinde, beş yıldan on yıla kadar hapis cezasına hükmolunur." şeklinde düzenlenmiştir.
Hırsızlık suçunun, malın geçici bir süre kullanılıp zilyedine iade edilmek üzere işlenmesi hâli ise aynı Kanun’un 146. maddesinde "Kullanma hırsızlığı" başlığı altında; "Hırsızlık suçunun, malın geçici bir süre kullanılıp zilyedine iade edilmek üzere işlenmesi halinde, şikâyet üzerine, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilir. Ancak malın suç işlemek için kullanılmış olması halinde bu hüküm uygulanmaz." şeklinde hüküm altına alınmıştır.
Madde gerekçesinde de; "Madde metninde kullanma hırsızlığı tanımlanmıştır. Bu hırsızlık şeklinin oluşması için kişinin, sahibinin rızası olmaksızın malı alırken, bunu belli bir süre kullandıktan sonra iade etmek amacı ile hareket etmesi gerekir. Kullanma hırsızlığında, kullanmanın her hâlde kısa sayılacak bir süre devam etmesi temel koşuldur.
Malın suç işlemek için kullanılmış olması hâlinde, bu madde hükmü uygulanamaz, yani hırsızlık suçundan dolayı verilecek cezada indirim yapılamaz." açıklamalarına yer verilmiştir.
765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu'nda bu düzenlemenin tam karşılığı olmamakla birlikte benzer nitelikteki 494/1. maddesinde "Hırsızlık; geçici bir süre kullanılıp zilyedine iade edilen veya zilyedin kolaylıkla bulabileceği bir yere bırakılan ve iade edilmek üzere alındığı açıkça anlaşılan ve ücret karşılığı yük ve yolcu taşımacılığına tahsis edilmiş olmayan özel ulaşım aracı hakkında ... işlenirse faile iki aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir." hükmü yer almaktaydı. 765 sayılı Kanun'da kullanma hırsızlığının konusu yalnızca özel ulaşım araçları olabilirken TCK’da malın cinsi konusunda bir ayrım yapılmamış, bütün taşınır malların suça konu olabileceği öngörülerek suçun kapsamı daha da genişletilmiştir. Bununla birlikte kural olarak kullanılması tüketime bağlı eşya bu suçun konusunu oluşturmaz. 765 sayılı Kanun'a göre aracın geçici bir süre kullanılıp zilyedine geri verilmesi veya kolaylıkla bulunabileceği bir yere bırakılması, henüz bırakılmamış ise iade edilmek üzere alındığının açıkça anlaşılması gerekirken TCK, iade etmek amacı ile malın alınmasını yeterli görmüş ayrıca mülga Kanun’dan farklı olarak malın suç işlemek için alınması durumunda bu maddenin uygulanmayacağını sevk etmiştir.
Eşyayı alırken sahiplenme kastı olan fail hakkında bu suç hükümleri uygulanmaz. Failde malın geçici bir süre kullanılıp iade edilmesi amacı olmalıdır. Başka bir ifadeyle, suçun manevi unsuru maldan geçici olarak yararlanma kastıdır. Taşınır mal alınırken iade etmek maksadı yoksa kısa sürede iade edilmiş olsa dahi kullanma hırsızlığı suçu oluşmaz. Fail, hırsızlık konusu malı kısa bir süre kullandıktan sonra zilyedine iade etmiş veya zilyedin kolaylıkla bulabileceği bir yere bırakmış ise bu durum kullanma hırsızlığına karine olabilir. Mal henüz bırakılmamış ya da mal kullanılırken fail yakalanmış ise malın geri verilmek üzere alındığının açıkça anlaşılabiliyor olması gerekir. Malın iade edilmek üzere alınıp alınmadığı, failin amacı, olay öncesi ve sonrası davranışları ile somut olayın özellikleri nazara alınarak belirlenmelidir (Veli Özer Özbek, Mehmet Nihat Kanbur, Koray Doğan, Pınar Bacaksız, İlker Tepe, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2015, s. 614). Burada önemli olan hususun malın geri verilmek niyetiyle alınması olduğu yoksa geri verilmesinin gerekmediği gözden uzak tutulmamalıdır. Malın hangi saikle alındığı konusunda şüphe varsa ve somut olay failin davranışlarına göre kastını değerlendirmeye elverişli değilse bu husus sanık lehine yorumlanmalıdır.
Diğer taraftan, kullanma için gerekli ve yeterli en kısa süreyi ifade eden geçici süre her somut olayda taşınır malın fonksiyonu nazara alınarak belirlenmelidir (Mahmut Koca, İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Adalet Yayınevi, Ankara 2015, 2. Baskı, s. 568).
B. Hukuki Nitelendirme
Sanığın, 29.02.2016 tarihinde gece saat 02.00 sıralarında mağdurun park hâlinde bulunan otobüsünün hava mandalına basmak suretiyle kapıyı açıp içeriye girdiği, şoför koltuğunun üzerindeki bölmeden ele geçirdiği kontak anahtarı ile otobüsü çalıştırdığı, yolda gittiği sırada kaldırımda yürümekte olan tanık ...’i de araca aldığı, adı geçenlerin bir müddet birlikte gezdikleri, aracın adliye kavşağından şehir merkezi istikametine doğru trafiği tehlikeye düşürecek şekilde seyrettiğinin anons edilmesi üzerine devriye görevi yapan ekipler tarafından durdurulduğu ve sanığın yakalandığı kabul edilen olayda;
Kullanma hırsızlığı suçunun oluşabilmesi için failin suça konu aracı alırken belli bir süre kullanıp iade etme amacı taşımasında zorunluluk bulunduğu, ancak sanığın aracı kullanırken kolluk güçleri tarafından durdurularak yakalandığı, tutanak tanıklarının, sanığın aracın babasına ait olduğunu söylediği, plaka bilgilerinin sorgulanması üzerine mağdura ait olduğunun anlaşıldığı yönünde beyanda bulundukları ve sanığın içeriyi karıştırıp arayarak bulduğu kontak anahtarı ile otobüsü çalıştırdığı hususları birlikte gözetildiğinde, sanığın, aracın geri verilmek üzere alındığına dair suçtan kurtulmaya yönelik savunmalarına itibar edilemeyeceği gibi çalıntı araç içinde sanıkla birlikte yakalanan tanığın aynı doğrultudaki ifadelerinin de gerçeği yansıtmadığı anlaşıldığından, eylemin haksız yere ele geçirilen anahtar ile geceleyin nitelikli hırsızlık suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Başkanı ...; "Sanığın aşamalarda hırsızlık maksadının bulunmadığı, aracı gezmek amacıyla aldığı yönündeki savunmalarının, tanık ...’in, araçla yanından geçmekte olan sanığın kendisine gezmeyi teklif etmesi üzerine araca bindiği ve birlikte dolaştıkları sırada polisler tarafından durduruldukları yolundaki beyanları ile uyumlu olması, aracın park hâlinde bulunduğu mahal ile yakalandığı yer arasında kısa bir mesafe olup mağdurun, araçtan eksilen bir eşyası olmadığı, herhangi bir zararının bulunmadığı şeklindeki beyanları ile aracın, sahiplenme kastı ile alınması durumunda dikkat çekmeyecek ölçüde kullanılması gerektiği, oysa ki, şehir merkezinde tehlikeli bir şekilde sevk edilmesi nedeniyle ihbar üzerine görevlilerce durdurulduğu ve suç konusunun sahiplenilmesi ya da ekonomik değere dönüştürülmesi kolay/mümkün olmayan otobüs olduğu hususları da nazara alınarak savunmanın aksine, mal edinme kastı ile çalındığına dair gerekçeli/muhtemel şüphenin tamamen ortadan kaldırılmadığı cihetle, sanığın geçici bir süre kullanıp sahibine iade edilmek amacıyla suça konu aracı alması şeklinde gerçekleşen eyleminin TCK’nın 146. maddesine mümas kullanma hırsızlığı suçunu oluşturduğu," açıklamasıyla,
Üç Ceza Genel Kurulu Üyesi de; benzer gerekçelerle itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle,
Karşı oy kullanmışlardır.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2-Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.01.2025 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.